İmamoğlu,
19/06/1987 tarihli ve 3392 sayılı 103 İlçe kurulması hakkında kanun ile ilçe
oldu. İlçenin nüfusu, 2000 yılı genel nüfus sayımına göre 44.016 dır. İlçenin
18 köyü, 1 Merkez Belediyesi ve 6 Mahallesi bulunmaktadır.İmamoğlu ilçe merkezi
Adana il merkezine 45 km mesafede, Kozan ilçe merkezine 27 km mesafede olup;
önceden Kozan bağlısıdır.Adana 'dan Kozan'a, Feke'ye, Saimbeyli'ye,
Tufanbeyli'ye,giden yol güzergahı üzerinde bulunur. İlçenin bu coğrafik konumu
aynı zamanda ilçenin tarihini de belirlemektedir.İmamoğlu ilçesinin tarihinin
Adana ile Kozan'ın tarihçesi içerisinde ele alınması uygundur. İmamoğlu ilçe
merkezinin oluşumu sonraki tarihlere rastlasa da ilçeye bağlı köylerde
yerleşimin tarihi daha öncelere kadar dayanmaktadır. Bu nedenle ilçenin
tarihçesini bağlı köylerden ve Adana ile Kozan'dan ayrı tutmak doğru
olamaz.İmamoğlu ilçesinin tarihinin Adana ile Kozan'ın tarihçesi içerisinde ele
alınması uygundur. İmamoğlu ilçe merkezinin oluşumu sonraki tarihlere rastlasa
da ilçeye bağlı köylerde yerleşimin tarihi daha öncelere kadar dayanmaktadır.
Bu nedenle ilçenin tarihçesini bağlı köylerden ve Adana ile Kozan'dan ayrı
tutmak doğru olamaz.İmamoğlu ilçe merkezi Adana il merkezine 45 km mesafede,
Kozan ilçe merkezine 27 km mesafede olup; önceden Kozan bağlısıdır.Adana 'dan
Kozan'a, Feke'ye, Saimbeyli'ye, Tufanbeyli'ye,giden yol güzergahı üzerinde
bulunur. İlçenin bu coğrafik konumu aynı zamanda ilçenin tarihini de
belirlemektedir.
KOYUNEVİ KÖYÜ MOZAİKLERİ
İmamoğlu'nun
Çörten Köyü Pekmezci bağlısında 'altın ini' kalıntıları, Koyunevi köyünde
'mozaik kalıntıları', Koyunevi Köyünde eski küpler bulunmuştur. En eski
yerleşim kalıntıları bunlardır.
İmamoğlu
, Kozan-Kayseri ticaret yolu üzerinde bulunmasının ve Çukurova'yı İç Anadolu'ya
bağlayan güzergahın buradan geçmesinin bir sonucu olarak önemini hiç bir zaman
kaybetmemiştir.
Bölge,
Anadolu- Suriye eski ticaret yolunun üzerinde bulunduğu için, ticari bakımdan
büyük bir önem taşımıştır. Bölgenin yerleşim tarihini , bilhassa ilk çağlar için
Çukurova'nın tarihinden ayırmak mümkün değildir. Bu açıdan İmamoğlu'nun
yerleşim tarihini Çukurova'nın yerleşim tarihi içinde değerlendirmek
gerekmektedir. Bugünkü İmamoğlu bölgesinin meskün mahal olmaması ile birlikte
Kozan'daki ve Adana`daki Yönetimlerin hakimiyetinde olduğu anlaşılmaktadır.
1352
yılında Şahabettin Ahmet BEY tarafından kurulan Ramazanoğlu Beyliği uzun süre
Memlükler'e bağlı olarak varlığını devam ettirdi.1516 yılında Osmanlı
İmparatorluğu , Çukurova'yı fethedince bölgenin idaresini buraların hakimi olan
Ramazanoğulları'na bıraktı.Bu idari uygulama ile Kozan ve İmamoğlu bölgesi
Adana Vilayetine bağlı bir Sancak statüsünü almıştır.
1530
yıllarındaki Kozan (SİS) sancağına bağlı köylerden Bir kısmı günümüz İmamoğlu'nun
bağlısıdır. 1530 tarihli Sis Sancağı haritasında Ağzıkaraca Köyü yer almıştır.
Sonraki
dönemde bölgede yerleşme faaliyetleri başlamıştır. İskan olarak çeşitli Türkmen
boylarının yerleşmesinde Ramazanoğlu ve daha sonraki Osmanlıların iskan
faaliyetlerine rastlanılmaktadır.
FIRKA-İ
İSLAHİYYE:
İmamoğlu
İlçe merkezinin ve bölgesinin yerleşime açılmasında ve bugünkükonumunu
kazanmasında Fırka-i İslahiyye olayının büyük payı vardır. İmamoğlu Bölgesi
`nin Fırka-i İslahiyye ile birlikte yerleşik hayatın başladığı anlaşılmaktdır.
Fırka-i İslahiyye olayının İmamoğlu bölgesi ile bağlantısını en iyi Ahmed
Cevdet PAŞA'nın MA'RUZAT isimli kitabından öğrenmakteyiz.
Ahmet
Cevdet Paşa fırka-i islahiyye harekatının genel gerekçesini Ma` ruzat isimli
kitabında (aşağıdaki gibi) açıklamıştır.
“Kırım
muharebesi esnasında her taraftan asker yardımı çağrılıp- gönderilirken “acaba
kozanoğlu da muharebeye gönderilebilir mi?”diye bahs oldu. O zaman İngiliz baş
tercümanı Reşid PAŞA'ya ' eğer teminat verirseniz biz kozanoğlu'nu muharebeye
sevk ederiz' demiş. Reşid PAŞA ingilizlerin bu tavrından ürkmüş, ' Kozan bir
müddet daha bu hal üzre giderse oraya Ecnebi eli girer ve KOZAN da bir
hükümet_i mümtaze şeklini alur. Aslında Kozan'da şimdiye kadar evamir_i devlet
carii olmamış ise de haricen tanınmış bir hükümet de değildir. Amma müdahale_i
ecnebiyeye maruz kalırsa, o başımıza bir bela olur. Şimdi sırası değil, Lakin
ileride Kozan'ı tahtı zabt u rabta almalıyız.' diye değer
Kırım
muharebesinden beri gayr-i müslim vatandaşlardan asker almak meselesi mevzuu
bahis olduğu halde, henüz buna bir karar verilmemişti. Bu defa asker sayısı
iyice azalmış ve kur'a daireleri daralmış olduğu cihetle, bu mesele yine bahse
konu oldu. Asker sayısının artırılması hususunda Ahmet Cevdet PAŞA gayr-i müslim
vatandaşlardan askere almanın sakıncalarını belirttikten sonra kendi teklifini
zamanın Osmanlı idaresine sunmuş.
'
evet ,şimdi devlet 'vur abalıya'meselesince hep muti ahali üzerine yükleniyor.
Böyle giderse anasır-ı asliyemiz olan Türklere günden güne zaaf geliyor.
Halbuki bizde tensikatı askeriyeden müstesna çok yerler var. Onlar taht_ı
inzibata alınırlarsa kur'a daireleri tevessüü eder ve unsur-u aslimiz olan
Türkler haylinden hayli nefes alır. Ayrıca, Reşit PAŞA'nın KOZAN hakkındaki
değerlendirmesi de hatırlardan çıkmamıştır. (doğrudur.)
GAVUR
DAĞI da ezkadim hali isyandadır. Ve bu esnada ehemmiyeti çok artmıştır. Öte
yandan KÜRT DAĞI dahi ona müşabih bir haldedir. AKÇA DAĞ bir hali serkeşidedir.
DERSİM ise eşkiya yuvasıdır. Etraftaki caniler oraya iltica ile pençe-i
mücazattan kurtuluyorlar. Ve bu dağlar sebebiyle bir çok aşiret dahi bu serkeş
isyan vadisinde dolaşıyor. Buraları taht-ı zabtu rabta alınsa muti ahalinin
yükü çok hafifler ve o zaman da gayr-i müslim ahaliden asker almak meselesi ortadan
kalkar.”
FIRKA-İ
ISLAHİYYE namıyla bir ordu kuruldu. Kumandanlığını Dördüncü ordu-yu hümayun
müşiri müşar-ün ileyh Derviş PAŞA'ya , Komiserliğini de Ahmet Cevdet PAŞA'ya
verdiler. Ayrıca, Gazi Ahmet MUHTAR PAŞA da bu ordu içinde görevliydi.
Fırka-i
İslahiyye bu şekilde kurulduktan sonra doğruca KOZAN'a hareket etmesi
planlanmış iken; askeri-teknik planlamalar GAVUR DAĞI istikametine hareketi
zorunlu kıldı.
FIRKA-İ
İSLAHİYYE 30 Mayıs 1865 (rumi 1281 yılnın Muharrem Ayının gurresi) günün de
vapurlarla Adana eyaleti sahillerine ulaştı.
FIRKA-İ
İSLAHİYYE'nin görev alanı, İskenderun'dan Maraş ve Elbistan'a; Kilis'ten Niğde
ve Kayseriyye'ye; Adana sahillerinden Sivas eyaleti hududlarına kadar geniş bir
alanın ıslahına memur adilmişti.
KOZAN
SANCAĞI, kuzeyden Sivas ve Güneyden Adana eyaletleri ,Doğudan Maraş Sancağı,
Güneyden Kayseri ve Niğde sancakları ile sınırlı çok sarp dağları olan bir
yerleşimdir.
Ekser
ahalisi Selçukilerden kalma Türklerdir ki FARSAH (varsak) aşiretinden oluşmuş
cemaattir. Bu dağlılar , kozan oğullarının piyade askeri olup, Çukurova'dan
Ceyhan nehrinin sağ cihetindeki göçebe aşiretler dahi onların süvari askeri
idi.
Çünki
bu aşiretler Çukurova'da kışlayıp, yazın Anadolu içerisindeki yaylalara
giderlerdi. Gidip gelirken Kozan'dan geçmeğe mecbur olmaları nedeniyle Kozan
oğlu'nun müsaadesine muhtaç ve onun aşiretlerinden madud idiler.
Çukurova
'nın Kozan ile Adana arasındaki bölümü bu aşiretlerin kışlak yerleri olmağla bu
bölgenin büyük kısmı Kozan Sancağı'na aitti. Bunlar, AFŞAR ve SIRKINTI namı ile
anılır iki büyük Türkmen aşiretleri ile; KIRINTILI , LEK ve HACILAR namı ile
anılır üç küçük aşiretlerdir.
KOZAN
SANCAĞI, Kozan-ı Garbi ve Kozan-ı Şarki olarak iki kısımdır.
Fırka-i
İslahiyye döneminde, Kozan-ı Garbi ağası Ahmet AĞA, Kozan-ı Şarki ağası Yusuf
AĞA idi. Kozan-ı Garbi' ye Çukurova'nın göçebe aşiretleri ve Sis, Feke
bağlıdır. Kozan-ı Garbi ağası Beylanköy'de ikamet etmektedır. Kozan-ı Şarki 'ye
Haçin ve Gürleşen Kasabaları bağlıdır. Kozan-ı Şarki ağası Gürleşen karyesinde
ikamet ederdi.
FIRKA-İ
İSLAHİYYE müfrezasi kumandanı Mirliva Kurd İsmail Paşa , Kozan-i garbi ve
Kozan-ı Şarki'ye askeri mukavamet görmeden girdi.
FIRKA-İ
İSLAHİYYE Kozan'da gerekli islahatı yaptı. Kozan sancağı kuruldu. Kozan
Sancağına SİS, BEYLANKÖY, HAÇİN ve KARS-I ZÜLKADRİYE İlçeleri bağlandı.Sancak
Kaymakamlığına Mirliva Hüsni Paşa tayin kılındı.
Çukurova
aşiretlerinin iskanları bir mühim mesele olmak hesabiyle Kozan Sancağının
merkezinin Çukurova cihetinde olması lazım geldiğinden , SİS kasabası
Katogikosluk makarrı olduğundan merkez-i liva ittihaz kılınmıştır.
SİS
ile ADANA arası SIRKINTI aşiretinin kışla mahalli olmakla burada karyeler
teşkiliyle iskanları mukarrer olduğundan icray-ı icabına teşebbüs edilmiştir.
FIRKA-İ
İSLAHİYYE ile aşiretlerin mecburi iskana tabii tutulmaları aşiretleri ,uzun
yıllardır alıştıkları göçebelik yaşamından uzaklaştırdığından iskana uyumda
zorlanmışlardır.
Çukurova'nın
her tarafında yeni yeni köyler teşkil edilmiş ve kurt İsmail PAŞA'nın zoruyla
aşiretlerin çadırları bozulup, parçaları hanelerine döşeme yapılmış olduğu
hayret ve şaşkın bakışlarla görülmüştür.
Lakin
Çukurova'yı kamilen ihya vü imar içün pek çok nüfus lazımdır. Bir kerre bir çok
aşiretin çadırları alınarak haneler inşa ile yeni yeni köyler teşkil olunmakda
ise de; Çukurova'nın vüsat-i ziyade olduğundan hali (boş) yerleri çok idi. Ve
bu esnada bir çok mühacirin-i Çerakise der-desti iskan olundi ise de , dağ
halkı ovalarda yaşamadığından , onları dağlarda ve yaylalarda iskan etmek lazım
geliyordu.
Maamafih
biz kendi aşiretlerimizi iskan ile yeni yeni kasaba ve köyler teşkil ettiğimiz
halde, hükümet için zaruri olan bina inşasına bab-ı ali mani olurken, artık
buralarını düşünmeye vakit yok idi.
SİS'ten
ADANA'ya gelirken,on sekiz saatlik mesafe boyunda SIRKINTI aşiretinin müceddeden
bir çok köyler yapmakta olduğu görüldü.Ve bu köylerin bir kısmı SİS'e , bir
kısmı da ADANA'ya ilhak ve iki müdirliğe taksim olunmak mukarrer olarak
müdirleri tayin olunmuş ise de ,iki yerde birer küçük hükümet konağıyapılmak
lazım geleceğinden başka , yeni açılmış ve henüz taht-ı inzibata alınmış olan
kozan'a Adana!dan gidip gelecek pek çok tüccar bulunduğu halde, on sekiz
saatlik bir günde kat edemiyeceklerinden , hiç olmaz ise bir gece beytutet için
yarı yolda ve yeni yapılan karyelerden birinde bir han yapılmak lazım gelüp,
aşiret halkı böyle şeylerin henüz ehemmiyetini takdir edemiyeceklerinden bu da
hükümetin himmetine mevkuf idi. Ve böyle Han yapılacak bir mahalli münasibte
bir miktar zabtiyye ikame etmek üzre bir de muhkemce karakolhane yapılmak lazım
idi. Bab-ı alice ittihaz olunan usul-i tasarrufiye ise bunların cümlesine mani
idi.Çukurova'nın mamuriyetini görüp, mütelezziz oldum.
FIRKA-İ
İSLAHİYYE DÖNEMİNDE İMAMOĞLU BÖLGESİNİN TASVİRİ:
Evasıt-ı
Rebiülahirde Fırka-i İslahiyye ile Osmaniye'den haareket ve Ceyhan nehrinden
ubur ile bir gece Hemite kalesi harabesi civarında ve ceyhan nehri kenarında ve
bir gece yine çukurova'da beytutet kılındı. Ve Ahmet MUHTAR beyin işarı tasdik
olundu. Eğer evvelce gönderilen asker otları yakıp da yol açmış olmasaydı , bu
ot deryası içinden geçmekte çok müşkilat çekilecekmiş. Çukurova bizim
bilmediğimiz bir alem imiş. Bu otlar içerisinde atlıların giderken kargılarının
uçları görünmüyordu.
Kuvve-i
namiye burada derece-i neşvü nemasını fevkalede bir surette gösteriyordu. Her
tarafında büyük küçük nehirler ve dereler akıyor, yağmurlar mevsiminde yağıyor,
yağmadığı vakitte geceleri yer yüzüne düşen latif şebnem ile nebatatı besliyor,
temmuz ve ağustos ayında her yerin otları kurumuş iken rengüzarımızda henüz
solmağa yüz tutmuş ve bir tarafa serilüp serpilmiş ipek gibi otlar görülüp
bunlar kaldırıldığı gibi altından taze otlar ve zümrüd gibi çimenler
görünüyordu. Ne faydaki cevelangah-ı aşar olmağla hiç bir yerinde ziraat yok
idi. Ca be ca kışın aşiretlerin kışladıkları yerlerde çadır yerleri ve ocak
taşları görülüp ondan başka emare-i iskan u ikamet yok idi. Adım başında uçan
durraç kuşları, ve C be ca seğirdüp kaçan Ceylan sürüleri bu mürg- zar-ı
letafete şenlik veriyor ise de her köşesinde görülen yaban domuzları ile küçük
yılanlar dahil insana vahşet veriyordu.
SİS
kasabasından ADANA'ya onsekiz saat mesafe olup, burada köy ve kent yok idi. Ve
burada kışlayan SIRKINTILI aşireti henüz yayladan inmemiş idi.
Fırka-i
Islahiyenin 1865 yılında gerçekleştirdiği Kozandağı Harekatından sonra gündeme
gelen göçebe ve dağlı köylerin iskanı, ekonomik ve sosyal hayatı
canlandırılması icraatının en önemli yanı şahıslara tapu belgeleriyle mülkiyet
arazileri vermek olmuştur.
1860
'lı yıllardan itibaren Çukurova ve Kozan yöresinde Ermenilerin arazi satın alma
girişimleri artarak sürdü.
1860'lı
yıllarda İstanbul'dan Adana'ya gelen Ermeni sarraflarından Nalbandyan, sonraki
yıllarda Kozan- İmamoğlu arasındaki verimli araziden 12.000 dönüme yakın arazi
satın alarak Çiftlik kurdu. Nalband Çiftliği olarak da anılan çiftliğin
sahipleri Çukurova'nın her yerinde Ermeni zenginlerinin arazi satın almalarına
öncülük ettiler.
Ermenilerin
Çukurova - Kozan yöresinin verimli arazilerini ellerine geçirme çabalarının
zararlı sonuçlara yol açacağını farkeden II. Abdülhamit bu hususta karşı proje
geliştirdi. Bu projesini uygulatmak için konu ile ilgili deneyimli Abidin
PAŞA'yı Adana Valiliğine atadı. 1880-1885 yılları arasında Adana Valiliği yapan
Abidin PAŞA Ceyhan - Seyhan nehirleri sahillerinden uzanan alanda 80.000 dönüme
ulaşan araziyi kendi üzerine tapulamıştı.
II.
Abdülhamit 'in talimatıyla Çukurova'da 1880 -1890 yıllarında 'Mercimek Anavarza
Devlet Çiftliği ' kurma çalışmaları sürdü. Çiftliğin sınırları: İmamoğlu -
Adana yolu Handere'ye kadar...... Kuzey'de Çepelce suyunu izler.
.....Anavarza'nın doğusundan Ceyhan nehrine kavuşur. ..Batı'da Tumlukale,
Toybuk'u içine alır. Mercimek Köyü çiftliğin merkezidir. Serasker adına 280.000
dönümdür.
II:
Abdulhamit Çukurova'nın orta yerinde bu Çiftliği kurarken Ermeni'lerin ve
yabancıların arazi satın alarak Devlet hakimiyetini sarsmalarının önüne
geçiyordu.
İŞGAL
YILLARINDA İMAMOĞLU:
I.
Dünya savaşı sonunda 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi
hükümlerine dayanarak Fransız işgal güçleri 20 Aralık 1918 günü Adana'yı ,
müteakiben 8 mart 1919 günü Kozan'ı işgal etti.
7
mart 1919 günü sabahleyin Adana'dan hareket eden Fransızlar İmamoğlu üzerinden
Kozan'a doğru ilerlediler. 8 mart 1919 günü Kozan'da Fransız Kontrol Yönetimi
kuruldu.
Kozan
Müdafa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu. İlk iş olarak Milis Güçleri oluşturularak,
Grup komutanlıkları kuruldu.Kurulan 12 adet grup komutanlığından birincisi
Koyunevi Tabur Komutanlığıdır.Koyunevi günümüzde imamoğlu'na bağlı bir
köydür.1. Koyunevi Tabur Komutanı Sarıbahçeli Ahmet AĞA, Kırmızı OSMAN, Ağzı
karaca Köyünden Musa HOCA (ÖZDEMİR)
Adana
ve Kozan'ın fransızlar tarafından işgali ile Ermeni komitacılarının zulümleri
döneminde İmamoğlu'nun durumunu Kozanlı Milli Mücahit Halil TOPALOĞLU'nun
HATIRALARI isimli kitaptan öğreniyoruz. Cezmi YURTSEVER ile Metin TOPALOĞLU'nun
kaleme aldığı Halil TOPALOĞLU'NUN HATIRALARI kitabında İmamoğlu ile ilgili
bilgilere (aşağıda) yer verilmiştir.
Kozan
ile Adana'nın Fransızlar tarafından işgalinden sonra işgal güçlerine karşı
milis mücadelesi veren Halil TOPALOĞLU, Hulisi KURTOĞLU, Hasan SEHLİKOĞLU gibi
değerli şahsiyetlerin İmamoğlu civarı köyler ile yakın temasları olmuştur.
Koyunevinde
toplanan Sırkıntı Beyleri Berber yörük aşireti ileri gelenleri kendi aralarında
iaşe reisi seçtiler. Saygeçit'ten Kırmızı Osman, Mehmet Efendi, Çerkez Bey,
Kuva-i Milliye'nin daha önce Andırın ve Kadirli'de uygulamaya koyduğu
teşkilatlanma örnek alındı. Yöredeki halktan milli mücadele için yardım
toplandı.
Kozan'ın
işgali döneminde Koyunevi Köyünde karargah kuruldu, Hulusi bey ve emrindeki
kuvvetler Kozan savaşlarını buradan idare etmişler. Koyunevi'ne çekilen telgraf
hattı ile Haçin cephesindeki Doğan Bey ile haberleşme sağlanmıştır.
Kozan
Kuvay-i Milliyesinin örgütleniş şekli , bir bakıma Kozan'ı Türkleştiren yöreye
yerleşip yurt tutan, Yörük, Türkmen ve Tatarların soy ve boy yapılarına
dayandırılmıştır. Kozan'ın doğu cephesi genelde Bayatlı Türkmenleri sayılan
Akçalılar...; Kuzey tarafı Karacalı, mansurlu, farsaklar, karabucak
Tatarları..., Batı cephesi ise Berber, Sırkıntı ve Kırıntı aşiret kuvvetlerine
dayanıyordu.
Kozan'ın
ova bölgesi Kuvay-i Milliye Teşkilatlanma Reisi Halil Topaloğlu'nun Arslanlı
Bölük Teşkilatında şimdiki İmamoğlu İlçesininin bağlı köylerinden Sokudaş'tan
Çavuş Çapanoğlu İsmail, Ayvalı'dan Kara Kahyaoğlu Ali Onbaşı, ve ayrıca silahlı
milisler bulunmaktadır. İmamoğlu ilçesinin şimdiki bağlı köyleri fransız
işgalinde Ermenilerin baskısına ve zulmüne uğramışlardır. Bu mezalimin sadece
bir kısmı kayıtlara geçmiştir. Danacılı köyünden Hatipzade Abdulkadir Efendi ve
dört arkadaşı Adana'ya hayvan satmak için giderken Sarıçam'da Kozan ermeni
Komitacıları tarafından öldürüldüler. Ağanın köprüsünde İmamoğlu Tırmıl arası
akşam namazı kılmak için Kuyubaşı'na inen Cinfalcı Amile hanımı ve çocukları Urumluoğlu
Osman, Gaffar oğlu Osman ve Mustafa feci şekilde ermenilerce öldürülmüştür.
Milli
Kuvvetlerin 27 Mart 1920 tarihinde Kadirli'ye girmelerinden sonra Adana
ermenilerinin Kadirli ve Kozan'a geçme teşebbüsleri İmamoğlu bölgesinde
hareketliliğe yol açmiştır. Bilindiği gibi İmamoğlu bir geçiş bölgesidir.
Sırkıntı takım komutanı Kemaleddin ve Karakol kumandanı Nazmi Beyler 1 nisan
1920 tarihi itibariyle Kozan ova bölgesi kuva-i milliye teşkilatı reisi Halil
Topaloğluna yolladıkları raporda :'... tarif etmiş olduğunuz yerlere gözcü
göndereceğim. Öyle bir şey olursa hemen derhal İmamoğlu'na ve Koyunevi'ne haber
veririm.' ifadeleri ile bölgeyi kontrol altında tuttuklarını belirtmiştir.
5
Nisan 1920 günü Tufan imzasıyla Topalzade Halil Efendiye bir mektup geldi.Mektupta
yapılması gerekenler izah ediliyordu.:' Kozan civarında başıbozuk sürüleriyle
dolaşan AYDINLI aşiretinden bir bölük kurulması, onların da Milli Mücadeleye
katılmaları isteniyordu. Tufan bey, Halil Efendi'nin Aydınlı aşireti üzerindeki
nüfuzunu gayet iyi biliyordu.Kuzeyden Kozan, Güneyden İmamoğlu cephelerinin
keşif ve civarınızdaki diğer bölüklerle irtibat tesis ederek her hangi bir
cepheden gelecek düşmana karşı birlikte hareket edilmelidir.' Bu talimat
üzerine Aydınlı yörüklerinin Çukurova'dan Toros dağlarına serbest hareket
etmeleri yasaklandı. Milli kuvvetler saflarında savaşa katılmaları beklendi.
5
Mayıs 1920 tarihinde Fransız Kuvvetlerinin Adana'dan hareket ederek SİS'e doğru
iki top ve önemli sayıda süvari , piyade kuvvetleri ile gelmekte olduğu haberi
alındı. Saygeçit Müfrezeler Kumandanı BORAN imzasıyla alarm emri bütün
kuvvetlere iletildi. Koyunevi'nden faaliyet gösteren Sırkıntılar Grup
Komutanlığı da alarma uydu.
Fransız
Kontrol Yönetimi, Türk Milis güçlerinin KOZAN'a hücum edecekleri duyumunu alır.
Bunun üzerine 1 Haziran'ı 2 Haziran'a bağlayan gece yarısından sonra Fransız
işgal güçleri Kozan'ı boşaltırlar. 2 Haziran 1920 günü Türk Milis Güçleri
Kozan'a girdiler. Böylece, 1 yıl 2 ay 24 gün işgal altında kalan Kozan ve
Çevresi düşmandan temizlenir.
Kozan
1923 -1926 yılları arasında vilayetlik yapmış, 1926 yılında tekrar Adana
Vilayetine bağlı ilçe haline dönüşmüştür.
CUMHURİYET
DÖNEMİNDE İMAMOĞLU
Bu
günkü İmamoğlu İlçe merkezinin yerinde eskiden ‘Garipler Mezarlığı' bulunurmuş.
Çevredeki konar- göçerler cenazelerini buradaki mezarlığa defnederlermiş. Bu
mezarlık zaman içerisinde kaldırılarak yerleşime açılmış. Bu bölgenin aynı
zamanda önceleri bataklık olduğu ve bol miktarda sivri sinek ve sıtma
olduğundan yerleşime açılmadığı; ancak yol güzergahı konumu nedeniyle geliştiği
rivayet edilmektedir.
Bu
günkü ilçe merkezinde, Toroslardan doğan Çepelce deresinin iki kolunun
birleştiği köprübaşında (bu günkü İlçe merkezi) konaklama yeri olarak bir hanın
bulunduğu rivayet edilmiştir. Bu rivayet Kozan ile Adana arasında ulaşımın
sağlanması açısından gerekli olduğundan doğru kabul edilmiştir.
İmamoğlu
Bölgesi hali (boş) alan olduğundan iskana müsait bölge belirlenerek, Anadolu
dışından gelecek Türk asıllı kişilere tahsis edilmiştir. Bu yüzden 1936 yılında
Romanya'dan gelen göçmenler ilçeye bağlı koyunevi ,Yazıtepe , Ayvalı köylerine
yerleşmişler. Ayrıca, 1938 yılında gelen göçmenler de bugünkü ilçe merkezinin
bulunduğu yere hükümetçe yerleştirilmişlerdir. Daha sonra Ceyhan ve Kozan
ilçelerinde bulunan Romanya Göçmenleri de İmamoğlu'na taşınmışlardır.
İMAMOĞLU,
Koyunevi köyünün bir mahallesi iken ,1940 yılında köy tüzel kişiliğine
kavuşmuştur.
1946
yılından itibaren göçer yörükler ile civar köylerde barınan yarı göçebe hayatı
yaşayan aşiretler de İmamoğlu'nda mesken tutmuşlardır.
02/10/1946
(1949) yılında Daimi Asayış Karakolu olarak Jandarma teşkilatı kuruldu.
1950
yılında Bulgaristan göçmenleri iskan edildi.
İmamoğlu'nda
Bucak teşkilatı 30/07/1950 tarihinde kuruldu. (1959)
İmamoğlu'nda
Belediye teşkilatı 1964 yılında kuruldu.
İmamoğlu,
19/06/1987 tarihli ve 3392 sayılı 103 ilçe kurulması hakkında kanun ile ilçe
oldu.
Not:İmamoğlu Kaymakamlığı tarafından yayınlanan kitaptan alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder