30 Mayıs 2013 Perşembe

FİKRET ASLAN ve İMAMOĞLU İLÇESİ’NİN TARİHÇESİ


Fikret Aslan’ın yazmış olduğu “İmamoğlu İlçesi’nin Tarihçesi” isimli eserinin ismini ilk defa İmamoğlu’nun tarihi üzerine çalışmaya başladığım zaman duymuştum. Ama eserin nasıl bir bilgi ihtiva ettiğini tam olarak bilmiyordum. Üstelik kitabı nasıl bulacağımı bile bilmiyordum. Daha sonra öğrendim ki, kitap üç nüsha olup, birisi belediyede, diğeri Kemal Kutluca’da ve üçüncüsü de Fikret Aslan’ın çocuklarındaydı. Ben sadece belediye de olan nüshayı görebildim. Kemal Kutluca’daki nüsha, İmamoğlu’nda kaymakamlık yapan Recai Akyel’e verilmişti. Ama Recai Akyel’in tayinin başka yere çıkmasıyla beraber kitabın bu nüshası da kayboldu.  Diğer nüsha Fikret Aslan’ın İzmir’deki oğlundaydı. Anlayacağınız üç nüshayı da karşılaştırma imkânını bulamadım.
 Yazar, kafasında planladığı İmamoğlu Tarihçesi isimli eserinin ilk numunelerini İmamoğlu’nda yayınlanan gazetelerde yazar. Ama daha sonra çalışmasını kitaplaştırmak amacıyla İmamoğlu ile ilgili çalışmalarını gazetelerde yayınlamaz.
Benim görmüş olduğum nüsha: 29.7x 21 ebadındadır ve daktilo ile yazılıp matbaada ciltlendiği anlaşılmaktadır. Kitabın kapağı siyah renktedir. Ön kapağının orta kısmında “İmamoğlu İlçesinin Tarihçesi” ibaresi yazmaktadır. Sağ alt köşede 30.11.1990 tarihi ile 1937 tarihi vardır.1990 tarihinden kitabın bitiriş tarihi olduğu anlaşılmaktadır. Ama kitabın sonuna koyduğu 1993 tarihi Fikret Aslan’ın kitabın üzerinde daha sonra çalıştığını göstermektedir. Ayrıca kitaba sonradan ilaveler yaptığı kitaba düştüğü çeşitli notlardan anlaşılmaktadır. 1937 tarihi de İmamoğlu’nun kuruluş tarihi olması gerekir.
Fikret Aslan'ın tarafımızdan düzeltilerek
yayınlanan kitabı
Kitabında hiçbir yazılı kaynaktan yararlanmadığı anlaşılmaktadır. Ama İmamoğlu’nun ilk zamanlarına dair bilgiler vermesi açısından eser son derece önemlidir. Özellikle belediyeye ait bilgilerin doğruluk payı çok yüksektir. Çünkü kendisi belediyede memur olarak çalışmaktaydı. Belediyede çalışıyor olması eserine de yansımıştır. Çünkü eserde resmî bir hava vardır.
Belki yazara yöneltilecek en büyük eleştirilerin başında İmamoğlu’nu merkezi olarak ele alması yönünde gelebilir. Ama yazarın eğitim seviyesi ve İmamoğlu’nun o günlerdeki kültür ve sosyal seviyesi göz önün alındığında daha başarılı bir çalışma beklemek saçmalık olacaktır. Her şeye rağmen yazarın o tarihlerde böyle eser hazırlamaya çalışması dahi onun ne kadar ileri görüşlü olduğunu gösterir.
Kitaptan ilk önce öğrencilerin yararlandığı anlaşılmaktadır. Çünkü eser oldukça yıpranmıştır. Hatta bazı sayfalar birbirine yapışmıştır. İkinci yararlanan kişi ise İmamoğlu’nda kaymakamlık yapan Recai Akyel olmuştur.
Kitap oldukça düzensizdir. Hatta sayfa düzeni bile yoktur. Kitapta yer yer anlatım bozuklukları vardır. Bu yüzden yazarın anlatmak istediği ifadelere sadık kalarak bazı ufak tefek değişikliklere gidilmiştir. Fikret Aslan’ın bu çalışmasını yayına hazırlarken eserin özgün yapısını elimizden geldiğince bozmamaya çalıştık. Ama eserinin başlık düzenin iyi olmaması nedeniyle eserin başlık kısımları tarafımızdan tamamen değiştirilmiştir. Ayrıca eserdeki bazı bilgi yanlışlıkları da tespit edebildiğimiz kadarıyla düzeltilmeye çalışılmıştır.

Eseri tamamlayacağını düşündüğümüz İmamoğlu’na ait tüm fotoğraflar bizim tarafımızdan kitaba eklenmiştir. Ayrıca İmamoğlu’nda doktorluk yapan Doktor Ali Deniz’in İmamoğlu ilgili yazısı da eseri tamamlayacağı düşüncesiyle kitaba eklenmiştir.
Fikret Aslan’ı yakından tanıyan Kemal Kutluca ve Mahmut Anılan’ın Fikret Aslan ile ilgili yazısına da kitapta yer verilmiştir. Böylece az da olsa Fikret Aslan’ı tanıtma yoluna gidilmiştir.
Yazarın yeni yetişen nesle İmamoğlu’nun kuruluşundaki zorlukları anlatmak amacıyla yazdığı kitap; ne yazık ki yayınlayamamıştır.  Fikret Aslan, gazeteci Kemal Kurtluca’ya eserini ileride düzelterek yayınlamasını vasiyet etmiştir. İşte elinizdeki çalışmayla beraber bu vasiyeti yerine biz getirmiş oluyoruz.  Fikret Aslan hayatta olsaydı eseri düzeltirken bazı noktalarda bize kızacak veya tekliflerini bizimle paylaşacaktı. Ama her şeye rağmen eserin yayınlanmış olmasına sevinecekti. Eserin bölge tarihi üzerinde çalışmalara katkılar sağlaması dileğiyle.

( Bu yazı  tarafımızdan şu kitapta yayınlanmıştır Bkz.Fikret Aslan, İmamoğlu İlçesi’nin Tarihçesi, Yayına Hazırlayan Şamil Yazan, Adana 2008 sayfa 7, 8,9)




26 Mayıs 2013 Pazar

İMAMOĞLU’NDA GEZİLMESİ VE GÖRÜLMESİ GERKEN YERLER

1.  Altınini Mağarası ve Şelalesi
2.  Ağzıkara Köyü’nde bulunan Şehitlik Mezarlığı
3.  Saygeçit Köyü’nde bulunan Şehitlik Mezarlığı
4.  Saygeçit Köyü’nde bulunan Oluğunönü Höyüğü
5.  Üçtepe Köyü’nde bulunan Altıuyurlar Mezarlığı
6.  Üçtepe Köyü’nde bulunan Kale kalıntısı
7.  Ağzıkaraca Köyü’nde bulunan Kale kalıntısı
8.  Koyunevi Köyü’nde bulunan Hamam kalıntıları
9.  Koyunevi Köyü’nde bulunan Mozaikler
KOYUNEVİ KÖYÜ'NDE BULUNAN MOZAİK KALINTILARI

10. Koyunevi Köyü’nde bulunan Yer altı Mağaraları
11.  Koyunevi Köyü’nde bulunan Osmanlı mezarları
12.  Ayvalı Köyü’nde bulunan tarihi kalıntılar
13.Üçtepe Köyü'nde Bulunan Çıtlık
14.Üçtepe Köyü'nde Bulunan Pınargözü
15.Sayca Köyü Piknik Alanı
SAYCA KÖYÜ-PİKNİK ALANI
Not:Bu tarihi yerler hakkında geniş bilgi için İmamoğlu Tarihi isimli eserimize bakınız

9 Mayıs 2013 Perşembe

KOYUNEVI KÖYÜ’NÜN TARIHI


 1. Koyunevi Köyü’nün Coğrafî Konumu
Koyunevi Köyü, İmamoğlu’nun kuzeyinde yer almaktadır. İmamoğlu’na 2 km uzaklıktadır. Köyün güneyinde İmamoğlu; kuzey-doğusunda Ağzıkaraca köyü; batısında Alaybeyli ve Yazıtepe köyleri vardır. Köye güneyden bakıldığında bir tepe görünümdedir. Köyün kuzey kesimleri hafif engebeli araziye sahiptir. Güney kesimleri de düz araziler vardır.

2. Koyunevi Köyü’nün Adının Menşeî

            Köy halkı konar-göçer hayatı yaşadıkları sırada, köyüm şimdiki yerinin güney batısında bulunan Ebiş Deresi kenarında ve İmamoğlu’nun bulunduğu mevkide çadırlarda yaşıyorlarmış. Köyüm şimdiki yerinde ise bu kişilerin koyun ağılları bulunuyormuş. İnsanlar koyun ağıllarına giderken” Koyun evine gidiyoruz” ağıllardan gelirken de “Koyun evin den geliyoruz” diyerek konuşurlarmış. Daha sonraları köyün şimdiki yerine yerleştiklerinde de bu isimi kullanır olmuşlar.

3. Koyunevi Köyü’nün Tarihi

            Köyün arka taraflarında bulunan mağaralar köyde ilk yerleşim izlerini taşımaktadır. Ama esaslı bir araştırma yapılmadığı için, mağaraların mahiyeti hakkında ayrıntılı bilgimiz yoktur. Halk arasında Koyunevi’ne Kabalar Şehri dendiği bilinmektedir.
            Geçmişten günümüze kalan tarihi eserler mevcuttur. Bunlar bir kilise kalıntısı ve bir de hamam kalıntısıdır. Ayrıca Koyunevi’nden Saygeçit’e götürülen sütunlarda mevcuttur. Bu kalıntılardan anlaşıldığı üzere Koyunevi Köyü M.S. 1.yy.lar da Anavarza’ya bağlıymış. Köyün o zamanlar konumunu şehir veya köy olarak tahmin edilmektedir.
            Fırka-i İslâhiye öncesinde Koyunevi Köyü çevresinde Sırkıntı, Berber ve Avşar Türklerinin yaşadıkları bilinmektedir. Avşar ve Sırkıntı Türkmenlerinin Koyunevi ve çevresini kışlak olarak kullandıkları bilinmektedir. Osmanlı Devleti’nin Çukurova’da yaptığı iskân neticesinde kurulan 78 köyden biriside Koyunevi Köyü’dür. Köy ilk kurulduğunda o zamanlar nahiye olan Yukarı Sırkıntı’ya bağlıydı. Köye, ilk gelip yerleşenler Abdihoca, Hacı Ömer, Hacılı, Latifli, Cabbarlı aileleridir.  Daha sonraları köye Köseler, Farsaklar, Meryemler ve Ödekler diye bilinen aileler yerleşmişlerdir. [1] Bu aileler Türkmen, Avşar, Yörük veya Farsak Türklerindendir.
             Milli Mücadele yıllarında Koyunevi Köyü karargâh olarak kullanılmıştır. Köye bir zaman telgraf çekilerek Kozan kuşatmasının sevk ve idaresi Koyunevi Köyü’nden idare edilmiştir. Koyunevi’nde iki bölüklü bir tabur olduğu bilinmektedir. Milli Mücadele yıllarında köyde Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulduğu ve Koyunevi Tabur’unun ihtiyaçlarının karşılanması için iaşe heyeti kurulduğu da bilinmektedir. Köyde bulunan cami de ambar olarak da kullanılmıştır. Diğer köylerde Ermeniler yüzünden kaçan birçok kişide Koyunevi köyü’ne sığınmıştır. Ahmet Cevdet Çamurdan 1920’de”Bir tarafı dağ, bir tarafı ova olan köyde o vakitler en güzel cami vardı. Oturdukları evler taştan yapılmış, binaları gayet güzledi.” diye Koyunevi’ni tarif etmektedir. Köy halkından ise” Okurları çok, bütün köy halkı muti, namuskâr, cesur…” diye bahsetmektedir. Koyunevi Köyü’nden Milli Mücadele’ye katılan tespit edebildiğimiz şahısları isimlerini aşağıya yazdık
ü  Kırmızı Osman ( Osman Atalay)
ü  Ödek Durmuş  ( Durmuş Çatak)
ü  Abdioğlu Mustafa Efendi ( Mustafa Çıkman)
ü  Çekçi Hüseyin ( Hüseyin Doğaner)
ü  Taze Ali ( Ali Yücel)
ü  Farsak Ali ( Ali Boz)
ü  Meryeminoğlu Mahmut

 Bu yazı Şamil Yazan'ın İmamoğlu isimli eserinde alınmıştır


[1] Bu aileler Cumhuriyet sonrasında şu soyadlarını almışlardır: Abdihoca ailesi Çıkman ve Ulutürk; Hacılı ailesi Türkmen; Latifli ailesi Erol; Cabbarlı ailesi Atalay, Farsaklar ailesi Boz; Meryemler ailesi Babacan, Pakyürek; Köseler ailesi Köse, Kara, Sönmez; Ödekler Çatak.

MİLLİ MÜCADELE KAHRAMANI FARSAK AHMET


 1899 doğumlu olan Farsak Ahmet, lakabından anlaşılacağı gibi Farsak’tır. Farsak Ahmet’in babası, Feke taraflarından İmamoğlu İlçesinin Üçtepe Köyü’nün Menteş Mahallesi’ne yerleşmiştir.
Farsak Ahmet, I.Dünya Savaşı’nda İngilizler ve Araplarla savaşmıştır. Şam’da 3 yıl esir kalmıştır. Farsak Ahmet’in tabiriyle: “Arapların kölesi olmuşlardır” bu esirlik hayatında.  Bir gece yarısını fırsat bulduklarında Şam’dan kaçmışlardır. Bir ay sonra Adana’ya gelmiştir. Milli Mücadele zamanında Batı Cephesi’ne katılmıştır. Batı Cephesi’nde Yunanlıların uçağından düşen bir şarapnel parçası kafasına isabet etmiş. Şarapnel parçasını kendisi çıkarmış. Sabah kafası şişmiş. Doktora gittiğinde doktor kendisine: “Niye bana gelmedin” kızmış. Farsak Ahmet:”Ben bir düşman daha öldüremem mi diye düşünüyom. Sen kalkmış bana ne diyon” diye doktorla tartışmışlar.  Haymana’da sol bacağından yaralanmış. Yunanlıların,  kadınları camilere çivilediklerini görmüş. Atatürk ve İsmet İnönü kendisine imzalı fotoğrafını vermişler. Ama ailesi daha sonra bu fotoğrafları muhafaza edememişlerdir. Batı Cephesine 12 arkadaşıyla beraber katılmış ama iki kişi geriye dönebilmiştir. Savaş anılarını anlattığı zamanlarda ağladığı ve hiddetlendiği köylüler tarafından sık sık anlatılmaktadır. Savaştan sonra evlenmiştir. Yaptığı evlilikten 4 erkek ve 1 kız evladı olmuştur.
(Kaynak kişi Farsak Ahmet’in oğlu Hayri Özkan, Üçtepe Köyü Menteş Mahallesi’nde ikametgâh etmektedir. 17.04.2008 tarihinde Şamil YAZAN tarafından derlemiştir.)

UNUTULMUŞ BİR ŞAİRLE RÖPORTAJ


Unutulmuş Bir Şairle Röportaj (Dertli Mahmut)
Şamil YAZAN
Araştırmacı -Yazar

Postacı şiirini Nuri Sesigüzel, Ümit Dünyası’nı Gökhan Güney; Gidelim Kızlar, Yalvarırım Ever Beni Anne’yi Ramazan Ceyhanlı ve Ümit Dünyası’nı İbrahim Tatlıses de okudu. Ama Mahmut Anılan’ın ismi dahi anılmadı.
Mahmut Anılan ismini ilk defa İmamoğlu Tarihi üzerine araştırma yaptığım zaman duymuştum. Fikret Aslan’ın İmamoğlu İlçesi’nin Tarihçesi isimli eserde İmamoğlulu şairler arasında Mahmut Anılan’ın ismi de vardı. Bende kendi kitabımda Mahmut Anılan’a yer vermek istiyordum. Ama Mamut Bey’in hayatta olup olmadığını dahi bilmiyordum. Mahmut Anılan oldukça yaşlanmıştı ve bazı rahatsızlıkları vardı. Bu yüzden olsa gerek kendi kabuğuna çekilmişti. Bir dergi çıkarmak istediğimde hemen Mahmut Anılan ile bir röportaj yapmak geldi aklıma. Mahmut bey’e bu fikrimizden bahsedince uygun zamanda neden olmasın dedi. 2008 yılının Nisan ayının 14 de Mahmut Bey’in Hürriyet Mahallesi’ndeki evine gittim.

Yazan: Mahmut Bey bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Anılan: “1933 yılında Adana’nın Karataş İlçesi’nin Çağrışlı Köyü’nde dünyaya geldim. On iki yaşlarında köyün güzeli Zeynep’e âşık oldum. İşte o çağlarda şiir hevesim başladı.  Zeynep ile üç yıl sonra evlendim Ama Zeynep evliliğimizden kısa bir süre sonra vefat etti. 1953 yılında şimdiki eşim Dursun Hanımla evlendim.  Bu eşimden 3 erkek 3 kız çocuğum oldu. İmamoğlu’nda bir süre berberlik yaptım Daha sonraları belediyeye girdim. Belediye de ilan ve nikâh memuru olarak görev yaptım. 1999 da emekli oldum.
Yazan: Peki yayınlanmış eserleriniz var mı?
Anılan: Dertli Mahmut, Çukurova Gülleri ve İnsanoğluna Dini Duygularım adında üç şiir kitabım var. Ayrıca Muratsızlar adında da romanı Hürsöz Gazetesi’nde yazdım.
Yazan: Hangi gazete ve dergilerde şiirleriniz ve yazılarınız yayınlandı?
Anılan: Andırın Postası, Hürsöz Gazetesi, İmamoğlu Gazetesi, Bugün ve birçok dergide şiirlerim yayınlandı.
Yazan: Mahmut Bey daha önceki sohbetlerimizden hatırladığım kadarıyla bazı şiirleriniz ünlü sanatçılar tarafından okundu. Hangi şiirlerinizi hangi ünlü simalar okudu?
Anılan: Postacı şiirini Nuri Sesigüzel, Ümit Dünyası’nı Gökhan Güney; Gidelim Kızlar, Yalvarırım Ever Beni Anne’yi Ramazan Ceyhanlı ve Ümit Dünyası’nı İbrahim Tatlıses de okudu.
Yazan: Peki bu şiirlerinizi okuyanlar kişiler sizin adınızı yazdılar mı? Ayrıca bu kişilerden telif hakkınızı aldınız mı?
Anılan: Ne yazık ki hiçbiri benim adı dahi anmadı. Ramazan Ceyhanlı’nın plağını çıkardığı Sayan Plak şirketinden bir mektup yazdım. Ramazan Ceyhanlı’nın benim kitabımdan şiirlerini aldığı yazdım Onlarda bana telif hakkımı gönderdiler. Ayrıca şiirlerimi noterden onaylatamadığım için diğer sanatçılardan hiçbir hak iddia edemiyorum. Ama onların okudukları şiirler bana ait.
Yazan: Peki yetiştirdiğiniz şair var mı?
Anılan: Mustafa Önder adında Kayserli bir şair var. Gözübenli diye mahlası vardır.
Yazan: Görev yaptığınız sıralarda belediye başkanları sizin şiirlerinizi kitaplaştıralım demediler mi?
Anılan: Belediye başkanları benden kendilerini öven şiirler isteyip dururlardı. Ama şiirlerimi bir kitapta toplayalım diyen olmadı.
Yazan: Bildiğim kadarıyla bir külliyat olacak kadar şiirleriniz var. Acaba toplam ne kadar şiiriniz var?
Anılan: 12 defter dolusu şiirim var. Ayrıca daktilo edilmiş binlerce de şiirim var.
Yazan: Allah size umurlar versin. Umarım şiirlerinizi kitaplaştırırsınız. Hoşçakalın.
Anılan. Bizleri unutmayıp Buraklara kadar geldiğiniz için ben teşekkür ederim.

1 Mayıs 2013 Çarşamba

İMAMOĞLULU AKADEMİSYENLER

İMAMOĞLU'NUN KOYUNEVİ KÖYÜ'NDEN DOç:Dr. NACATTİN  TÜRKMEN
İMAMOĞLU'NUN AĞZIKARCA KÖYÜNDEN PROF. DR. MUSTAA KIZILŞİMŞEK

İMAMOĞLU'NUN ALAYBEYİ KÖYÜ'NDEN Prof. Dr.ADNAN KENAR
Doç Dr.İbrahim ARSLAN
Prof. Dr. Osman ERGANİŞ

İMAMOĞLU'NUN ÜÇTEPE KÖYÜ'NDEN Prof. Dr.MÜKERREM KURTOĞLU
İMAMOĞLU'NUN AĞZIKARCA KÖYÜ'NDEN Prof.Dr. ABDULKADİR EKŞİ
İMAMOĞLU'NUN AĞZIKARACA KÖYÜ'NDEN Yard. Doç Dr. YUSUF GÖKALP




DAHAN FAZLA BİLGİ İÇİN: Facebook da İMAMOĞLU KÜLTÜR VE EDEBİYAT KULÜBÜNÜ üye olunuz.............