COĞRAFİ
KONUMU
İmamoğlu,
Adana iline bağlı, kuzeyinde Kozan, güneyinde Sarıçam, güney ve güney-doğusunda
Ceyhan ve batısında ise Aladağ ve Karaisalı ilçeleri olan bir ova ilçesidir. İmamoğlu
İlçe merkezi; Adana İl merkezine 45 km, Kozan İlçe merkezine 27 km mesafede
olup; Adana’dan Kozan, Feke, Saimbeyli ve Tufanbeyli’ye giden yol güzergâhı
üzerinde bulunur.
İMAMOĞLU
ADININ MENŞEİ
İmamoğlu ilçesinin İlk ve Orta Çağ’da hangi
isimle anıldığı konusunda herhangi bir bilgi yoktur. Fakat Osmanlı Devleti’nin
son yıllarında( 19. ve 20.yy’da) İmamoğlu ve çevresinin Sırkıntı adıyla
anıldığı Osmanlı kaynaklarında geçmektedir. İmamoğlu adı ilk defa 1832’de
geçmektedir. Ayrıca Osmanlı kaynaklarında İmamoğlu adı “İmamoğlu Köprüsü” veya “İmamoğlu
Mevki ” diye geçmektedir. Mahalli rivayetlere göre İmam’ın oğlu tarafından
ilçe merkezinde bulunan köprünün yerine bir köprü yaptırılmıştır. Bu köprü
sayesinde Adana ile Kozan arasındaki yol kısaldığı için İmamoğlu Köprüsü’nün
yakın çevresi İmamoğlu diye anılmaya başlanmıştır. Başka rivayete göre İmamoğlu
ilçesi adını İmamoğlu isimli bir Türkmen topluluğundan almıştır.
İLK
VE ORTA ÇAĞ’DA İMAMOĞLU
İmamoğlu
ilçesinin İlk ve Orta Çağ’daki konumu hakkında yeterli bilgi olmamasına rağmen
İmamoğlu ilçesinin merkez dışındaki mahalelerinde(yani köylerinde) birçok
tarihi kalıntı vardır. Adana Kültür Müdürlüğünün envanterindeki kayıtlara göre
Oluğun Höyüğü, Keli Mevki, Aliler Mozaikleri, Koyunevi Mozaikleri, Maya Tepe
Nekropol Alanları, Altınini Yeraltı Şehri, Ayvalı Höyük Alanı, Kara Höyük
Alanı, Ağzıkaraca Kalesi, Kireç Ocağı Mozaikleri, Topraktepe Höyük Alanı, Eski
Höyük Tepesi, Üçtepe Ev kalıntıları
tarihi değere sahip sit alanlarıdır. Koyunevi’ndeki tarihi yapıların MS 99. yy,
MS 1.yy ve MS 6.yy’dan kaldığı tespit edilmiştir. Yine bu tespitlerden İmamoğlu
ve çevresinin o tarihlerde Anavarza’ya bağlı olduğu anlaşılmaktadır.
16.
ve 18. YÜZYILLARINDA İMAMOĞLU
Osmanlı
Devleti’nin 1515-1516’da Memlûk Devleti’ni yıkmasıyla Osmanlı Devleti Çukurova’da
tam bir hâkimiyet sağlamıştır. Bu durum İmamoğlu ve çevresi hakkında ilk
düzenli bilgilerin günümüze ulaşmasını sağlamıştır. 16. yy Osmanlı tapu tahrir defterlerine
göre Çörten, Saygediği, Sayca, Altınini ve Ağzıkaraca denen mahalleler Adana
livasına bağlı olan Sarıçam nahiyesine idari yönden bağlıydılar. Bu bölgede o
tarihlerde Akisalı, Tahtalı, Konur adlı Türkmen toplulukları bu bölgede
yaşamaktaydı. Fakat 16. ve 17. yy’de Anadolu’da çıkan Celali İsyanları İmamoğlu
ve çevresini de etkilemişlerdir. Bu yüzden Çukurova’da güvenlik sağlanamayınca
birçok yerleşim alanı yok olmuştur. Ayrıca İmamoğlu ve çevresinde bulunan
Türkmen toplulukları yaşadıkları bu bölgeyi terk etmek zorunda kalmışlardır.
FIRKA-İ
İSLAHİYE ve İMAMOĞLU
Fırka-i
İslahiye öncesinde İmamoğlu ve çevresinde Sırkıntı Türkmenleri yaşamaktaydı. Bu
yüzden İmamoğlu ve çevresi Sırkıntı adıyla anılmaktaydı. Sırkıntı Türkmenleri
içerisinde Berber ve Danacı denilen aşiretlerde vardı. Ayrıca İmamoğlu’nun
kuzey-doğusunda Hacı, Lek ve Kırıntı aşiretleri de vardı. Bu saydığımız Türkmen
toplulukları Kozanoğlularına tabi idi.
Kırım
Savaşı için asker ihtiyacı doğdu. İngiltere : “Eğer teminat verirseniz biz Kozanoğlu’nu muhabereye sevk ederiz.”
demesi üzerine Osmanlı Devleti Çukurova’ya yabancı devletlerin karışmasından
rahatsızlık duyarak bu teklifi reddetti.
Osmanlı Devleti’nin bölgede asayişi sağlayamaması ve bölgeden düzenli
vergi alamaması yüzünden Çukurova’da esaslı bir ıslahat yapması gerektiğini
ortaya çıktı. Bu yüzden Osmanlı Devleti Fırka-i İslahiye adlı bir ıslah ordusu
hazırladı. Bu ordunun amacı bölgede yaşayan aşiretleri iskân etmekti. Bu amaçla
ordu 28 Mayıs 1865’te İskenderun Limanından karaya çıktı. İlk önce Amik ovası
ve çevresinde bulunan aşiretleri itaat altına alarak iskân işlerine başladı.
Fırka-i İslahiye daha sonra Kozan ve çevresinin ıslah işine girişti. İmamoğlu
ve çevresinde Sırkıntı Türkmenlerini iskân edildi. Zaten daha öncesinden
Sırkıntı Türkmenleri Kozanoğullarının baskından bıktıkları için iskân için
devlete dilekçe yazmıştı. Bu yüzden olsa gerek Sırkıntı Türkmenlerinin iskânı
sırasında herhangi bir olay olmamıştır. Fırka-İslâhiye çalışması sonucu
İmamoğlu ve çevresi Yukarı Sırkıntı ve Aşağı Sırkıntı diye iki nahiyeye ayrıldı.
Yukarı Sırkıntı Kozan’a bağlandı ve Çörten, Sayca, Otluk, Koyunevi, Alaybeyi,
Hacıhasanlı, Tepecikören, Camili, Damyeri, Zerdali, Karacaören, Turunçlu adlı
köyler bu nahiyeye bağlandı. Aşağı Sırkıntı nahiyesi Adana’ya bağlanıp
Saygeçit, Danacılı, Isırganlı, Kırmıt, Soysalı, Gümürdülü, Camızağılı, Yarımca,
Tatlıkuyu, Bıçılganlı adlı köyler de bu nahiyeye bağlandı.
MİLLİ
MÜCADELE YILLARINDA İMAMOĞLU
Fransa’nın
21 Aralık 1918’de Adana ve 8 Mart 1919’da Kozan’ı işgal etti. Bu işgal
neticesinde Aşağı Sırkıntı nahiyesinin idari merkezi olan Saygeçit’te bulunan
hükümet konağı ve karakola Fransız bayrağı asıldı. Bu Fransız bayrağı Besim
Albayoğlu tarafından 1919 yılının ekim sonu veya kasım başında indirilmiştir. Mustafa Kemal
Paşa tarafından Çukurova’da Kuvayımilliye’yi teşkilatlandırmak için Binbaşı Kemal
Bey’i Kozanoğlu Doğan Bey ve Yüzbaşı Osman Nuri Bey’i Aydınoğlu Tufan Bey takma
adı ile bölgeye gönderdi. Böylece İmamoğlu’nda da Kuvayimilliye
teşkilatlandırmasına giden yolda açılmış oldu. Bu amaçla İmamoğlu’nda ilk
olarak Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu. Başkanlığına Abülhüdalı
İbrahim Efendi getirildi. Üyeliklerine ise Musa Hoca, Sırkıntılı Mahmut Efendi,
Abdizade Mustafa, Sırkıntılı Hacı Beyzade Mehmet Bey, Taze Ali Ağa ve Hacı
Efendi getirilmiştir. Kuvayimilliye’nin ihtiyaçlarını karışılmak içinde bir
İaşe Heyeti kurulmuştur. Bu İaşe Heyetinin başkanlığına Maşuk Partal atandı.
Üyeliklerine Eyüp Ağa, Kara Koca ve Mustan Kâhya atanmıştır. Sırkıntı Grup Komutanlığı
adıyla İmamoğlu’nda Kuvayimilliye teşkilatı kurulmuştur. Bu teşkilatın
komutanlığına Ahmet Cevdet Çamurdan, I. Bölük Komutanlığına Çerkez Bey, I.
Takım Komutanlığına Kırmız Osman, II. Takım Komutanlığına Osman Çavuş ve
danışmanlığına Ali Ulvi ve II. Bölük Komutanlığına Çinçikoğlu Mehmet Ali
Efendi, I. Takım komutanlığına Soysalılı Hacı, II. Takım komutanlığına Aslan
Çavuş ve Danışmanlığına Gökvelioğlu Mehmet Efendi getirilmiştir. İmamoğlu’nun
kuzey-doğu kısmının teşkilatlanmasını Halil Topaloğlu üstlenmiştir. Halil Topaloğlu tarafından Arslanlı Bölük
Teşkilatı kurulur. Çapanoğlu İsmail
Çavuş ve Kara Kayhaoğlu Ali Onbaşı olarak bu teşkilat içerinde yer alır. Bu
teşkilat içerisinde Ayvalı ve Sokutaş köyü sakinleri görev almışlardır. Kurulan
bu iki teşkilat Kozan ve Saimbeyli kuşatmasında da aktif görev almıştır. Adana,
Misis ve Ceyhan kuşatmalarına da katılmışlardır. Ayrıca Ermeni ve Fransızların
Adana’da Kozan ve Saimbeyli’ye geliş gidişlerine de engel olamaya çalışmıştır.
CUMHURİYET
ZAMANINDA İMAMOĞLU
Bugünkü İmamoğlu ilçe merkezinde
bulunan belediye binası ve Çarşı Cami ve merkezdeki köprünün güney-batı ucunda eskiden
“Garipler Mezarlığı” bulunduğu bilinmektedir. Bu mezarlık zaman içerisinde
kaldırılarak yerleşime açılmıştır. Bu bölgenin aynı zamanda önceleri bataklık
olduğu ve bol miktarda sivrisinekten dolayı sıtma hastalığı olduğundan
yerleşime açılmadığı; ancak yol güzergâhı konumu nedeniyle geliştiği rivayet
edilmektedir.
İmamoğlu ilçe merkezi boş alan
olduğundan devlet tarafından iskâna müsait bölge belirlenerek, Anadolu dışından
gelen Türk asıllı göçmenlere tahsis edilmiştir. Bu yüzden 1936 yılında
Romanya’dan gelen göçmenler ilçeye bağlı Koyunevi, Saygeçit, Yazıtepe, Ayvalı köylerine
yerleşmişlerdir. Ayrıca 1938 yılında gelen göçmenler de bugünkü ilçe merkezinin
bulunduğu yere hükümetçe yerleştirilmişlerdir. Daha sonra Ceyhan ve Kozan
ilçelerinde bulunan Romanya Göçmenleri de İmamoğlu'na taşınmışlardır.
İmamoğlu, Romanya ve Bulgaristan’dan
gelen göçmenlerin çevre ilçe ve köylerden gelen yerli halkın yerleşmesiyle,
İmamoğlu'nun nüfusu artmış ve İmamoğlu daha sonra kendisine bağlanacak olan, o
sıralar Kozan'ın mahallesi durumundaki Koyunevi köyünün bir mahallesi olmuştur.
Koyunevi köyünün bir mahallesi iken,1940 yılında köy tüzel kişiliğine kavuşmuştur.
Böylece önce mahalle, sonra da köy olmuştur. İmamoğlu köyü kurulduktan sonra
bir cazibe merkezi haline gelmiş ve 1945 yılında “İmamoğlu Pazarı” kurulmuştur.
Bu pazar, İmamoğlu'nda yaşamı hareketlendirmiştir ve bu yerleşim yeri dikkat
çekmeye başlamıştır. 1946 yılından itibaren konar-göçer hayatı yaşayan
aşiretler de İmamoğlu’nu mesken tutmuştur.
2 Ekim 1949 tarihinde Jandarma
Teşkilatı kurulmuştur. 1950 yılında Bulgaristan’dan gelen Türk asıllı Göçmenler
ilçe merkezine iskân edilmişlerdir. 30 Temmuz 1959 tarihinde Bucak Teşkilatı
statüsüne kavuşmuştur. 1964 yılında Belediye Teşkilatı kurulmuştur. İmamoğlu, 19.06.1987
tarih ve 3392 sayılı 103 ilçe kurulması hakkındaki kanun ile Kozan İlçesinden
ayrılarak bağımsız ilçe statüsüne kavuşmuştur.