Şamil
YAZAN
Araştırmacı-Yazar
Sırkıntı Türkmenleri üzerine en geniş
bilgisi sahip biri olarak Sırkıntı Türkmenleri üzerine konuşması gereken biri
olarak bu yazıyı kaleme aldım. Bu yazının amacı Yukarı Sırkıntı Nahiyesi
tanıtmak ve Sırkıntı Türkmenlerinin günümüzde mensupları üzerine
düşüncelerimizi paylaşmaktır.
1.Geçmişten Günümüze
Sırkıntı Türkmenleri
Gerek Ahmet Cevdet Paşa ve gerekse Faruk
Sümer Sırkıntı Türkmenlerinin Çukurova’nın en büyük Türkmen topluluğundan biri
olarak nitelemektedir. Faruk Sümer’e göre Sırkıntı Türkmenleri Çukurova’da 18
köye iskân edilmişlerdir. Bize göre Faruk Sümer’in verdiği rakam eksiktir.
Ayrıca Faruk Sümer’in bahsettiği 18 köyün hemen hepsini biliriz. Ama bu
köylerde kendini Sırkıntı diyen insan çok fazla değildir. Bu durumun sebebi
nedir? Neden bazı insanlar kendileri Sırkıntı olarak ifade ederken; bazı
insanlarda Sırkıntı’ya mensup olduğu halde kendini Sırkıntı olarak ifade etmez?
İşte bu soruların cevabını aramaya çalışacağız. Bu soruların cevabını madde
inceleyelim:
ü Günümüzde
kendini Sırkıntı olarak ifade eden insanlar bey ailesindendir. Yani aile
arasında çok iyi bilinen meşhur Murtaza Beyin torunları olmaktadır.
ü
Bey ailesinde mensubiyet şuuru daha fazla
olduğu için bu aileye mensup birçok kimse Sırkıntı soyadını almıştır.
ü
Bey
ailesinde mensubiyet şuuru çok fazla olduğu için geçmişle anlatılanlar kuşaktan
kuşağa aktarılabilmiştir.
ü
Gerek
Osmanlı ve gerekse Cumhuriyet’in iskân siyaseti Bey ailesi dışındaki Sırkıntı
Türkmenleri mensuplarının mensubiyet şuurlarını tamamen ortadan kaldırmıştır.
ü
Gerek Osmanlı Arşivinde bahsedilen ve gerekse
Faruk Sümer’in bahsettiği köylerde yaşayan insanlar kendilerini Berber olarak
nitelemektedirler. Ayrıca bu insanlar bu köylerinde kurucularıdır. Bu köyler
Fırka-i İslâhiye’nin Çukurova’da gerçekleştirdiği ıslahatlar neticesinde
kurulmuştur.
ü
Bu 18 köyde Berberler dışında yaşayan kişiler
yöremizde Aydınlılar (Yörükler) diye
bilinmektedir ve Osmanlı Döneminin daha sonraki tarihlerinde veya Cumhuriyet
Döneminde iskân olunmuşlardır.
ü
Kendilerini Berber diye ifade eden kişiler
aslında Sırkıntı’ya mensupturlar.
ü Zaten
Berberlerin ileri gelen isimlerini ( Abdi Uşağı ve Deli Hasan gibi) Sırkıntı’ya
ait 1721 tarihli ait bir kaynakta da görmekteyiz. Bu kaynakta Sırkıntı’ya mensup kişilerin
isimleri yer almaktadır. Yukarıda saydığımız isimleri de bu kaynakta
görmekteyiz.
2. Yukarı Sırkıntı Nahiyesi
Nahiye 1865 tarihinde Fırka-i İslâhiye’nin Çukurova’da
gerçekleştirdiği ıslahatlar neticesinde kurulmuştur. Nahiye Kozan’ın güney-batısında
ve İmamoğlu’nun batı ve kuzey- batısında yer almaktaydı. Nahiyenin ilk nahiye
müdürü Sırkıntılı Ahmet Ağadır. Nahiye Kozan Sancağının Sis Kazasına bağlıydı.
Adana Vilayet Salnamelerinden elde ettiğimiz bilgilere göre 19. ve 20 yüzyılda
nahiyeye bağlı köyler şunlardır: Turunçlu, Karacaören, Bağtepe, Zerdali,
Damyeri, Tepecikören, Camiören, Alaybeyi, Abdalören, Koyunevi, Otluk, Çörten ve
Sayca. Nahiyenin idare merkezinin birkaç defa değiştiğini görmekteyiz. Bu
nahiye İle ayrıntılı bilgiyi ilerde yayınlamayı düşündüğümüz ve hazırlıklarına
başladığımız Sırkıntı Türkmenleri isimli eserimizde bulabileceksiniz.
Bu nahiye ile ilgi yanlış bir kanıda
isminin değiştiği yönündedir. Sırkıntı’ya mensup birçok kişiyle
görüştüğümde bana Kozan’a bağlı Tepecikören Köyünün eski adının Sırkıntı
olduğunu daha sonra değiştirildiğini belirttiler. Hatta Tepecikören Köyünün
isminin Sırkıntı olarak değiştirilmesini önerenler bile var. Oysa ben bu
görüşte değilim. Bunun nedenlerini madde
madde açıklayayım:
ü Sırkıntı bir aşiret ismi olduğu kadar Osmanlı
Döneminde nahiye ismidir. Üstelik bir nahiye değil iki nahiyenin ismidir. Kozan’a
bağlı nahiyenin ismi Yukarı Sırkıntı Nahiyesidir.
ü Osmanlı
geleneğinde bir nahiyenin veya kazanın merkezinin farklı bir ismi daima olurdu.
Tek istisna büyük şehirlerin merkezleri de aynı adla anılırdı. İstanbul ve
Adana gibi….Kadirli Osmanlı dönemindeki adı Kars olup merkezi idari yeri olan
bugünkü Kadirli’nin yeri Pazar diye bilinmekteydi. Yukarı Sırkıntı Nahiyesinin
idari yerleri sırasıyla Camili ve Tepecikören Köyü olmuştur. Yani Osmanlı
Döneminde hiçbir köyün adı Sırkıntı olmamıştır. Halk arasında Sakardaş olarak
bilinen yerin ismi Osmanlı kaynaklarında yine Tepecikören idi.
ü Eğer bir yerin
Sırkıntı olarak değiştirilecekse bu Tepecikören Köyü’nün ismi değildir.
Değiştirilecek yerin ismi Ceyhan’a bağlı Sağkaya Beldesidir. Çünkü bu yerin
eski ismi Kırmıt olup Aşağı Sırkıntı Nahiyesinin idari merkezi idi. Sağkaya Belediyelik
olduğu için Sırkıntı adını alması daha mantıklıdır
ü Son olarak
Tepecikören Köyü belediyelik olursa Sırkıntı ismini alması gerekir. Ama köy
konumunda kalırsa Sırkıntı adını almasına gerek yok. Çünkü tarihi gerçeklikle
ters düşer.
elinize sağlık bir SIRKINTI olarak tarihimi öğrendim
YanıtlaSilAllah cc razı olsun
YanıtlaSil