28 Mart 2014 Cuma

SIRKINTI TÜRKMENLERİ TARİHİ ÜZERİNE NOTLAR

Şamil YAZAN
Araştırmacı-Yazar

            Sırkıntı Türkmenleri üzerine en geniş bilgisi sahip biri olarak Sırkıntı Türkmenleri üzerine konuşması gereken biri olarak bu yazıyı kaleme aldım. Bu yazının amacı Yukarı Sırkıntı Nahiyesi tanıtmak ve Sırkıntı Türkmenlerinin günümüzde mensupları üzerine düşüncelerimizi paylaşmaktır.

1.Geçmişten Günümüze Sırkıntı Türkmenleri

            Gerek Ahmet Cevdet Paşa ve gerekse Faruk Sümer Sırkıntı Türkmenlerinin Çukurova’nın en büyük Türkmen topluluğundan biri olarak nitelemektedir. Faruk Sümer’e göre Sırkıntı Türkmenleri Çukurova’da 18 köye iskân edilmişlerdir. Bize göre Faruk Sümer’in verdiği rakam eksiktir. Ayrıca Faruk Sümer’in bahsettiği 18 köyün hemen hepsini biliriz. Ama bu köylerde kendini Sırkıntı diyen insan çok fazla değildir. Bu durumun sebebi nedir? Neden bazı insanlar kendileri Sırkıntı olarak ifade ederken; bazı insanlarda Sırkıntı’ya mensup olduğu halde kendini Sırkıntı olarak ifade etmez? İşte bu soruların cevabını aramaya çalışacağız. Bu soruların cevabını madde inceleyelim:
ü  Günümüzde kendini Sırkıntı olarak ifade eden insanlar bey ailesindendir. Yani aile arasında çok iyi bilinen meşhur Murtaza Beyin torunları olmaktadır.
ü  Bey ailesinde mensubiyet şuuru daha fazla olduğu için bu aileye mensup birçok kimse Sırkıntı soyadını almıştır.
ü   Bey ailesinde mensubiyet şuuru çok fazla olduğu için geçmişle anlatılanlar kuşaktan kuşağa aktarılabilmiştir.
ü   Gerek Osmanlı ve gerekse Cumhuriyet’in iskân siyaseti Bey ailesi dışındaki Sırkıntı Türkmenleri mensuplarının mensubiyet şuurlarını tamamen ortadan kaldırmıştır.
ü  Gerek Osmanlı Arşivinde bahsedilen ve gerekse Faruk Sümer’in bahsettiği köylerde yaşayan insanlar kendilerini Berber olarak nitelemektedirler. Ayrıca bu insanlar bu köylerinde kurucularıdır. Bu köyler Fırka-i İslâhiye’nin Çukurova’da gerçekleştirdiği ıslahatlar neticesinde kurulmuştur.
ü  Bu 18 köyde Berberler dışında yaşayan kişiler yöremizde Aydınlılar (Yörükler)  diye bilinmektedir ve Osmanlı Döneminin daha sonraki tarihlerinde veya Cumhuriyet Döneminde iskân olunmuşlardır.
ü  Kendilerini Berber diye ifade eden kişiler aslında Sırkıntı’ya mensupturlar.
ü  Zaten Berberlerin ileri gelen isimlerini ( Abdi Uşağı ve Deli Hasan gibi) Sırkıntı’ya ait 1721 tarihli ait bir kaynakta da görmekteyiz.  Bu kaynakta Sırkıntı’ya mensup kişilerin isimleri yer almaktadır. Yukarıda saydığımız isimleri de bu kaynakta görmekteyiz.

2. Yukarı Sırkıntı Nahiyesi

             Nahiye 1865 tarihinde Fırka-i İslâhiye’nin Çukurova’da gerçekleştirdiği ıslahatlar neticesinde kurulmuştur. Nahiye Kozan’ın güney-batısında ve İmamoğlu’nun batı ve kuzey- batısında yer almaktaydı. Nahiyenin ilk nahiye müdürü Sırkıntılı Ahmet Ağadır. Nahiye Kozan Sancağının Sis Kazasına bağlıydı. Adana Vilayet Salnamelerinden elde ettiğimiz bilgilere göre 19. ve 20 yüzyılda nahiyeye bağlı köyler şunlardır: Turunçlu, Karacaören, Bağtepe, Zerdali, Damyeri, Tepecikören, Camiören, Alaybeyi, Abdalören, Koyunevi, Otluk, Çörten ve Sayca. Nahiyenin idare merkezinin birkaç defa değiştiğini görmekteyiz. Bu nahiye İle ayrıntılı bilgiyi ilerde yayınlamayı düşündüğümüz ve hazırlıklarına başladığımız Sırkıntı Türkmenleri isimli eserimizde bulabileceksiniz.
            Bu nahiye ile ilgi yanlış bir kanıda isminin değiştiği yönündedir. Sırkıntı’ya mensup birçok kişiyle görüştüğümde bana Kozan’a bağlı Tepecikören Köyünün eski adının Sırkıntı olduğunu daha sonra değiştirildiğini belirttiler. Hatta Tepecikören Köyünün isminin Sırkıntı olarak değiştirilmesini önerenler bile var. Oysa ben bu görüşte değilim. Bunun nedenlerini madde madde açıklayayım:
ü  Sırkıntı bir aşiret ismi olduğu kadar Osmanlı Döneminde nahiye ismidir. Üstelik bir nahiye değil iki nahiyenin ismidir. Kozan’a bağlı nahiyenin ismi Yukarı Sırkıntı Nahiyesidir.
ü  Osmanlı geleneğinde bir nahiyenin veya kazanın merkezinin farklı bir ismi daima olurdu. Tek istisna büyük şehirlerin merkezleri de aynı adla anılırdı. İstanbul ve Adana gibi….Kadirli Osmanlı dönemindeki adı Kars olup merkezi idari yeri olan bugünkü Kadirli’nin yeri Pazar diye bilinmekteydi. Yukarı Sırkıntı Nahiyesinin idari yerleri sırasıyla Camili ve Tepecikören Köyü olmuştur. Yani Osmanlı Döneminde hiçbir köyün adı Sırkıntı olmamıştır. Halk arasında Sakardaş olarak bilinen yerin ismi Osmanlı kaynaklarında yine Tepecikören idi.
ü  Eğer bir yerin Sırkıntı olarak değiştirilecekse bu Tepecikören Köyü’nün ismi değildir. Değiştirilecek yerin ismi Ceyhan’a bağlı Sağkaya Beldesidir. Çünkü bu yerin eski ismi Kırmıt olup Aşağı Sırkıntı Nahiyesinin idari merkezi idi. Sağkaya Belediyelik olduğu için Sırkıntı adını alması daha mantıklıdır

ü  Son olarak Tepecikören Köyü belediyelik olursa Sırkıntı ismini alması gerekir. Ama köy konumunda kalırsa Sırkıntı adını almasına gerek yok. Çünkü tarihi gerçeklikle ters düşer.